banner203
20 Mart 2023 Pazartesi

TONYUKUK

21 Eylül 2020, 07:20
Bu makale 45581 kez okundu
TONYUKUK
KEMALETTİN TEKİNSOY
Türk tarihinde aklıyla, bilgeliği ile temayüz etmiş devlet adamlarından M.S. yedinci yüzyılda yaşamış ve Türkçede Tonyukuk, Çincedeyse “Aşide Yuan Çen” ya da “A-şi-tö Yuan Çön” (645-716) olarak anılan Göktürk kumandanı ve devlet adamıdır Tonyukuk. Yüksek memur makamını işgal etmiş bir Türk babanın oğlu olarak Çin'de doğup, iyi öğrenim görerek yetişmiş, sıkıntılı bir devir geçiren Göktürk devletine avdet etmiş, Veziriazam ve komutan olarak devlete hizmet etmiştir.
 
              *****
UNESCO Türkiye Milli Komisyonunun geçtiğimiz yıl verdiği teklifle Bilge Tonyukuk abidesinin dikilişinin 1.300'üncü yıldönümü olan 2020 yılı "Bilge Tonyukuk Yılı" ilan edildi. Nisan 2019'da gerçekleşen UNESCO Yürütme Kurulu 206. oturumuna katılan Türkiye'nin önerisine Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Moğolistan ve Özbekistan'ın da destek vermesiyle 2020 yılının "Bilge Tonyukuk Yılı" olarak kutlanmasına karar verildi.
 
Bilge Tonyukuk anıtı tarihte "Türk" adıyla kurulan ilk devlet olan Göktürkler zamanında inşa edildi. Bilge Tonyukuk, Türk milleti için tavsiyelerini 2 hattat’a yazdırarak mezarının başına dikmiştir. Türk adı da ilk kez bu anıtlarda geçmektedir.
 
              *****
Tonyukuk, Bilge Han’ın veziriazamı ve danışmanı olmakla birlikte kendisiyle büyük görüş ayrılıklarına düşmüştür. Öncelikle her ikisi farklı çevrelerde doğup çok değişik ortamlarda yetişmişlerdi. Tonyukuk şehirliydi. Çin medeniyet ortamında öğrenim görmüştü. Bilge Hana gelince; bozkırda dünyaya gelmiş, savaşçı eğitimden geçmiş, "Hakan" ve "Başbuğ" olmak üzere yetiştirilmişti. Sonra da, her ikisi de dünyaya geldikleri çevrenin ve yetiştirildikleri ortamın tam tersi bir kişiliğe ve dünya görüşüne sahip olmuşlardı. Sonuçta birbiriyle taban tabana zıtlaşmışlardı.
 
Bilge Han, Göktürk ülkesinin maruz kaldığı zorlukların, sıkıntıların üstesinden geleneksel Göktanrı dininden koparak Burkancılığı benimsemekle, savaşçı konar-göçer bozkır kültürünü terk edip, yerleşik Çin medeniyetine intisap etmekle, oynak devlet merkezi geleneğini bırakıp, sabit başşehir inşaasıyla gelinebileceği kanısına ulaşmıştı. Tonyukuk'sa, bütün bu değişimlerin Türklüğü harap edeceği kanaatindeydi. "Türkün kişiliği ile seciyesi topyekun değiştikten sonra, ayakta kalacak olan kimdir?" sorusu onu meşgul etmekteydi.
 
               *****
Zira bu değişikliklerin sonucunda yazısıyla, çizisiyle, kılığı, kıyafetiyle, yemesi, içmesiyle, barınağıyla, inanışıyla, geleneği, göreneğiyle, kadın-erkek ilişkisiyle kısacası tüm yaşayışı ile her bir Türk, artık bir Çinli olacaktı. Beden belki kurtarılacaktı ama maneviyat yok olacaktı. Halbuki bedenin anlamı maneviyattaydı. Tonyukuk, bir kavmin kültür değerleri çerçevesinde var olacağı kanısındaydı. Onun hükümdarı Bilge Handan ayrıldığı nokta, kültürün insan hayatında işgal ettiği olağanüstü önemin bilincinde olmasıydı.
 
Tıpkı Çinliler gibi, Göktürklerin de kendilerine mahsus özelliklerini muhafaza etmek suretiyle öz medeniyetlerini sürdürmeleri varoluşlarını sağlayacaktı. Muharebe meydanlarında düşmanlarına yenilmeleri eninde sonunda dönemsel bir süreçti. Bu büyük sorunu hasmının medeniyetini kabul etmekle çözmek mümkün değildi. Tersine Türk, kendi öz medeniyetini korumak zorundaydı. Nihayet iki bin yıldır Türkün halledemediği mesele, Tonyukuk ile Bilge Hanın görüş ayrılığında yatan derin sorundu.
 
              *****
Türkün kendine mahsus özgün devlet-toplum yapısı vardır. Hareket halinde devlet ve asker-toplum teşkilatlanmasına sahiptir. Bu, belli bir zaman diliminde şartlara uygun düşmeyebilir. Başka bir toplumun yaşayışına iltihak etmek yerine kendi maddi ve manevi yapılanmasını şartlara uydurması gerekir.
 
Uzun tarihimizde Tonyukuk-Bilge Han karşıtlığını defalarca yaşamış bir milletiz. Bunun örneklerinden birisi Safavi-Osmanlı zıtlaşmasıdır. Safaviler Farslaşırken, Osmanlı Türk olarak yaşamaya devam etmiştir. Sonuçta intisap edilmiş bütün öteki dinlere oranla Türk milletinin seciyesine en uygun olanın Müslümanlık olduğu unutulmamalıdır. Bunun, aydınlanmacı, sermayeci, maddeci, zımnen de Protestan-Anglikan, İngiliz-Yahudi medeniyeti lehine terk edilmesi, vaktiyle Göktanrı itikadının yerini Burkancılık/Buddhacılığa bırakması gibi ölümle sonuçlanacaktır.
 
              *****
Tarihte İslam medeniyetinde benliğini kazanmış olan Türklüğün bugün temel sorunu, "kendinden habersiz" bir konumda olmasıdır ve içine düştüğü feci durumun bilincine varmasına da izin verilmemesidir.
 
Türklük geçmişte zuhur edivermiş ve tarih sahnesinden çekilmiş bir arızi durum değildir. O, insanlığın genel biçimlenişinde önemli roller üstlenmiş, tarihin en kayda değer, belirleyici, iki, üç unsurundan birisi olan İslam medeniyetine bin küsur yıl öncülük, önderlik ve hamilik yapmış bir millettir. Bundan dolayı İslam medeniyetinin ana unsurları bilinmeden Türk/lük anlaşılmaz. İslam medeniyetinin diğer üç kültüründen Araplar, Farslılar ve Hintlilerden farklı olarak Türk irfanı, adeti ve örfü baştan aşağı İslam medeniyetiyle donanmıştır. Bundan kısmen dahi yoksun kaldığı taktirde Türk kültürünün varlığını sürdürmesi mümkün olamaz.  
 
              *****
Birinci Dünya Savaşı yenilgisi sonucunda İngiliz-Yahudi emperyalizmi Sevr’le bedenimize el koymuştu. Milli Mücadeleden sonra bize Lozan'da takas teklif edildi. “Bedeninizi size geri vereceğiz, buna karşılık ruhunuzu bize teslim edeceksiniz!” denildi.(1)
 
               *****
Değerli okurlar, işlerimin yoğunluğundan dolayı bir süre sizlerle birlikte olamayacağım. Yeniden buluşuncaya kadar, sağlık ve mutluluklar diliyorum.
 
 
1- Omurgasızlaştırılmış Türklük, Prof.Dr.Ş.Teoman Duralı, Dergah Yay. Ocak 2020, İstanbul
 

    Yorum yazmak için sitenin üst kısımdan giriş yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen olun!
HAVA DURUMU
Görüntülemek istediğiniz ili seçiniz:
NAMAZ VAKİTLERİ
Görüntülemek istediğiniz ili seçiniz:
SPOR TOTO SÜPER LİG
Tür seçiniz:
E-GAZETE
ARŞİV